İstanbul’un tarihi semtlerinden birinde, yalnızca 10 metrekarelik bir alana sıkışmış küçük bir dükkan, zamanın nasıl geçtiğini gösteren eski saatlerle dolu. Burada, yüzyıllık ustalığı ve deneyimiyle, saat ustası Hayri Bey, hem tarihi hem de bireysel anıları onarıyor. Bu küçük dükkan, sadece bir iş yeri değil; aynı zamanda geçmişle bugün arasında bir köprü işlevi görüyor.
Günümüzde, akıllı telefonların ve dijital cihazların her an yaşamımızda olduğu bir dönemde, mekanik saatlere olan ilgi giderek azalıyor. Ancak Hayri Bey’in dükkanında, bir zamanların zarif işçiliği ile yapılmış pek çok model, özenle korunuyor. Bu saatler, sadece zamanı göstermekle kalmıyor; aynı zamanda yaşanmışlıkları, hatıraları da içinde barındırıyor. Her bir saat, bir ailenin geçmişine, mutluluklarına veya acılarına tanıklık etmiş. Hayri Bey, bu saatleri onararak sadece bir makineyi değil, aynı zamanda bir anıyı ve bir hikayeyi de tamir etmiş oluyor.
Hayri Bey, genç yaşlarından itibaren saat tamirine ilgi duymaya başladı. Ailesinin geleneksel dükkanında ilk deneyimlerini kazandı ve zamanla ustalaştı. Şimdi, yılların birikimi ile birlikte, eski saatleri onararak onların birer sanat eseri gibi yeniden hayata dönmelerine yardımcı oluyor. İster eski bir duvar saati olsun, ister bir bilezik saati, her bir tamir, onun için bir sanat eseri ortaya çıkarmak demek. Saatleri tamir etmenin yanı sıra, onlarla ilgili hikayeleri dinlemekten de büyük keyif alıyor: “Her saat, bir hikaye anlatır. Onları tamir etmek, o hikayeyi yeniden gün yüzüne çıkarmak gibi,” diyor.
Hayri Bey’in çalışmaları gerçekten de zamanın ötesinde bir tutkuyla dolu. Şu anda, birkaç neslin belleklerinde yer etmiş, ancak zamanla bozulmuş saatler üzerinde çalışıyor. “Bir saat tamir etmek bazen saatler alıyor, ancak yaptığım işin değeri, benim için ölçülemez,” diyor. Zamanla yarışan bir dünya içinde, bu köklü zanaatın devam etmesini sağlamak, onun en büyük hedefi.
Dükkanın kapısından içeri adım atanlar, sadece saatleri görmekle kalmaz; zamanın akışını durdurmuş gibi hissederler. Hayri Bey’in hikayesi, onu ziyaret eden herkes üzerinde kalıcı bir etki bırakıyor. Eski saatlerin tıkırtıları arasında kaybolmuş zaman, burada yeniden anlam kazanıyor. İnsanlar, Hayri Bey ile sohbet ederken, sadece onarılamayan saatin değil, hayallerinin de yeniden hayat bulabileceği bir yer olduğunu hissediyorlar.
Hayri Bey’in hikayesi, işini aşkla, sabırla ve tulendiği bölgeyi koruyarak sürdüren bir zanaatkarın hikayesi. Yaşadığı tüm zorluklara rağmen çalışmalarına devam eden bir ustanın, nasıl bir mirasa sahip çıktığına tanık olmak, ziyaretçileri derinden etkiliyor. Bu dükkan ve içindeki zaman yolculuğu, modern dünyada kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarını ve gelenekleri yaşatma misyonunu sürdürüyor.
Özetle, Hayri Bey’in tamir ettiği saatler, geçip giden zamanın sembolleridir. Bu küçük dükkanda yaşanan her onarım, geçmişin bir köşesinde saklı kalmış bir hikayenin yeniden gün yüzüne çıkmasını sağlıyor. Zaman, burada sadece bir kavram değil; aynı zamanda yaşanmışlıkla dolu bir somut varlık olarak karşımıza çıkıyor. Tarihe tanıklık etmiş saatlerin yeniden hayat bulması ve geleceğe taşınması, bu dükkanın özünü oluşturuyor. Bir dükkanın içindeki bu küçük dünya, zamanın ötesinde bir anlam taşıyor.