Şırnak, Türkiye’nin güneydoğusunda yer alan ve dağlık arazisiyle bilinen bir ilimizdir. Ancak son zamanlarda, bu bölge sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda cesur çiftleriyle de anılmaya başlandı. Şırnaklı bir çift, 16 yılda 6 kıta ve 40 ülke gezerek, hayallerini gerçekleştiren bir hikaye yazdı. Bu yazımızda, Sibel ve Ali Güler’in unutulmaz yolculuklarını ve birbirinden ilginç deneyimlerini sizlerle paylaşacağız.
Sibel ve Ali Güler, sıradan bir çift olarak yaşamlarına başlamışlardı. Fakat hayatta sadece tarla, inek, kazanç ve masraflarla sınırlı kalmak istemediler. Gezi tutkusu ile yanıp tutuşan bu çift, ilk olarak Türkiye sınırlarında küçük seyahatlerle hayallerini gerçekleştirmeye karar verdiler. İlk seyahatleri, Türkiye'nin farklı kentlerine düzenledikleri gezilerdir. Bu süreçte, dostlarıyla birlikte keyifli vakitler geçirip, yeni yerler görmek, kültürlerle tanışmak, onlara büyük bir umut ve motivasyon sağladı. Illah ki inekleriyle geçimlerini sürdüren Sibel ve Ali, geceleri hayvanlarının yanında kalarak sabahları çiftlik işlerine devam ettiler. Herhangi bir kırsal yerde geçirilen bu sabahlar, sıradan bir yaşamın getirdiği matlığı aşmaya yetmedi. Hızla geçen zaman, onlarda nefes alacak bir boşluk oluşturdu. İşte bu boşluk, gelecekteki büyük keşiflerin ayak sesiydi. İlk ciddi seyahat planlarının başlangıcında, Strabon’un ‘Bir daha geri dönmeyecek misin?’ sorusu onlara çıkış noktası oldu. Küçük birikimlerini bir araya toplayarak, 2007 yılında yurt dışında bir seyahate çıkmaya karar verdiler. İlk durakları, komşu ülke İran oldu. Burada, tanıştıkları yerel halkın sıcaklığı ve misafirperverliği onlara cesaret verdi. Bu durum, hem hayvanlarından dolayı kazanılan gelir hem de seyahat masraflarını dengelemeleri açısından oldukça kolaylaştırıcı oldu. Sibel ve Ali’nin bu ilk seyahatleri, onları daha büyük hedeflere yönlendirdi ve hayallerinin peşinden gitmeleri için gereken motivasyonu sağladı.
Sibel ve Ali, ilk gezi deneyimlerinden sonra azimle devam ettiler. 2008 yılında yola çıktıkları Avrupa’nın birçok ülkesi, onların dünya genelindeki gezgin kimliklerini daha da güçlendirdi. Ayrıca, her gezilerinden elde ettikleri deneyimler ve anılar, gelecekteki seyahatlerine ilham kaynağı oldu. Sağladıkları fotolar, videolar ve sosyal medya paylaşımları ile deneyimlerini daha geniş kitlelere ulaştırmayı başardılar. Bir çiftlik hayatı sürdürdükleri için, gelirlerini artırmak adına ineklerinin masraflarını oldukça dikkatli planladılar. Giderlerini minimumda tutabilmek için hayvancılık ve tarım konusundaki bilgilerini geliştirdiler. Sağladıkları bu ekonomik denge sayesinde, daha cesur seyahat planları yapma şanslarını artırdılar. 2010 yılında, Güney Amerika’ya uzanan yolda hiç beklemedikleri bir sürprizle karşılaştılar. Amazon Ormanları’nın derinliklerine inerek oranın eşsiz doğasına ve sanatına tanık oldular. Yerel halkla yaptıkları etkileşimler, onların bakış açısını tamamen değiştirdi. Ayrıca burada tanıştıkları insanlarla kurdukları bağlar, onlara farklı kültürleri daha yakından tanıma imkanı sundu. Bu süreçte, hayvanlarını bırakmak zorunda da kalsalar, oradaki dostlukları ve dayanışmaları sayesinde oradan geri adım atmadılar. Bunun üzerine, Asya ve Afrika’ya yapılan seyahatlerde, sadece kıtaların coğrafyası değil, aynı zamanda buralardaki kültürel farklılıklar da Sibel ve Ali’nin ilgisini çekmeye başladı. Farklı diller, gelenekler ve yaşam tarzlarıyla etkileşim halinde olmaları, onlara unutulmaz anılar bıraktı. Artık iki çocukları olduğunda ise, Sibel ve Ali bu gezilere çocuklarını da dahil etmeye karar verdiler. Kendi çocuklarına, dünyanın ne kadar büyük ve farklı olduğunu öğretmek için hizmet eden bu çift, gezilerini çocuklarıyla devam ettirmeyi bir hedef haline getirdi. Çocukları ile birlikte gittikleri gezilerde, hem kendi çocuklarına hem de eşit bir dünyanın nasıl olması gerektiğine dair değerli hazineler biriktirdiler.
Bugün, Sibel ve Ali Güler, sadece Türkiye’deki çiftçiler için değil, aynı zamanda tüm dünya için bir örnek haline geldiler. Gezi tutkularını, sorumluluklarıyla bir arada yürütmeyi başardılar. Onların hikayesi, azim ve kararlılıkla her şeyin mümkün olduğunu gösteriyor. Sürekli olarak yenilikçi fikirler geliştirerek, seyahat etmeyi yaşam felsefesi haline getiren bu çift, farklı kıtalarda geçirdikleri zamanlarda insanlara ilham vermeyi sürdürüyor. Gelecek planları ise daha da büyük: yeni kıtalara, yeni kültürlere ve yeni deneyimlere açılmak!