Türkiye, tarihi ve coğrafi konumu nedeniyle pek çok farklı tehdit ile karşı karşıya kalmıştır. Bu bağlamda, terörle mücadele meselesi, ülke güvenliğinin en öncelikli gündem maddelerinden biri olmuştur. Son MGK (Milli Güvenlik Kurulu) toplantısında, "Terörsüz Türkiye" hedefi tekrar gündeme geldi. Bu toplantının içeriği, ulusal güvenlik politikalarından sivil toplum katkılarına varıncaya kadar geniş bir yelpazede değerlendirildi. Türkiye’nin, terörizme karşı kararlı duruşu ve güvenlik stratejilerinin gözden geçirilmesi görülüyor ki ülkedeki toplumsal huzurun sağlanmasında kritik bir rol oynayacaktır.
MGK'nın ana gündem maddesi olan "Terörsüz Türkiye" yaklaşımı, sadece terörist gruplarla mücadele değil, bu mücadele sürecinde en etkili yöntemlerin belirlenmesi anlamında da önemli bir adım. Toplantıda, güvenlik güçlerinin operasyonel kabiliyetlerinin artırılması, istihbarat paylaşımının güçlendirilmesi ve sivil alanlardaki önleyici tedbirlerin geliştirilmesi gibi stratejiler üzerinde duruldu. Ayrıca, uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesi gerektiği vurgusu da toplantının temel mesajları arasında yer aldı.
Sadece devletin güvenlik politikalarının değil, aynı zamanda toplumun farklı katmanlarının da bu mücadeleye aktif bir şekilde dâhil edilmesi gerektiği ifade edildi. Bu nedenle, sivil toplum kuruluşlarının terörle mücadele konusundaki rolleri, MGK'da tartışılan diğer önemli bir konu oldu. Eğitim, sosyal projeler ve kültürel etkinliklerin, bireyleri terörden uzak tutma konusundaki etkisi üzerinde durulurken, bu tür projelere gereken desteğin sağlanması gerektiği vurgulandı.
Toplumsal birlik ve beraberlik, terörle mücadeledeki en önemli unsurlardan biri olarak değerlendiriliyor. Yaşanılan travmaların üstesinden gelinmesi, toplumsal kaynaşmanın sağlanması ve bireylerin bu yönde bilinçlendirilmesi adına atılacak adımlar da MGK toplantısında ele alındı. Ülkede huzur ve güven ortamının sağlanabilmesi için, regering ve yerel yönetimlerin de aktif çalışmalara dahil olması gerektiği vurgulandı.
Sonuç olarak, MGK'da alınan kararlar, Türkiye'nin terörizme karşı yürüttüğü mücadelenin sadece politik değil, aynı zamanda toplumsal bir hareket olarak da genişlemesi gerektiğini ortaya koyuyor. "Terörsüz Türkiye" hedefi, kararlılıkla ilerlenmesi gereken bir yol olarak görünse de, bu yolun yalnızca güvenlik önlemleriyle değil, aynı zamanda toplumsal dayanışma ve birliktelik ile mümkün olacağı anlaşılmıştır. Gelecek, terörizmle mücadelede hem devletin hem de toplumun birlikte hareket etmesine bağlıdır.