Son yılların en dikkat çekici davalarından birine konu olan bir bıçaklama olayı, tüm Türkiye'de büyük yankı uyandırdı. Geçtiğimiz günlerde bir sokakta eşini bıçaklayarak ağır yaralayan bir adamın davasında, mahkeme sanığın pişmanlığını göz önünde bulundurarak cezasında indirim uyguladı. Vakanın ayrıntıları ve yargılama sürecinde yaşananlar, hem hukuk alanında hem de sosyal tartışmalara zemin hazırladı. İşte olayın detayları ve ardında yatan sebepler.
Olay, geçtiğimiz ay yerel saatle akşam geç saatlerde meydana geldi. İstanbul'un işlek caddelerinden birinde, sokak ortasında gerçekleşen bıçaklama saldırısı, bölge sakinleri arasında panik yaratırken, olayın tanıkları yaşanan dehşeti cep telefonlarıyla kaydetti. Eşinin kendisini aldattığını iddia eden sanık, bir anlık öfkeyle durumu kontrol edemedi ve eşini bıçakladı. Olayın hemen ardından polis ekipleri, hızla müdahale ederek yaralı kadını hastaneye kaldırdı ve sanığı gözaltına aldı.
Mahkeme süreci ise sanığın pişmanlık ifadesiyle başladı. İlk duruşmada, "ne yaptım ben" diyerek pişmanlığını dile getiren ve olay sırasında bilinç kaybı yaşadığına vurgu yapan sanık, mahkeme heyetinde duygusal anlar yaşattı. Bu itiraf, mahkeme tarafından dikkate alınarak ceza indirimine neden oldu. Sanığın daha önce sabıkasız olması ve toplumda uyumlu bir birey profilinin çizilmesi, mahkemenin kararını etkileyen diğer unsurlar arasında yer aldı.
Olayla ilgili olarak sosyal medyada ortaya çıkan tepkiler ise oldukça çarpıcıydı. Birçok kullanıcı, mahkemenin indirim kararını "adalet duygusunu zedeliyor" şeklinde eleştirerek, bu tür davranışların tehlikeli bir yola çıkabileceğini vurguladılar. Bazı sosyal medya kullanıcıları, “bir pişmanlık nedeniyle şiddetin cezasının hafifletilmesi, kadınların güvenliğini tehdit ediyor” ifadelerini kullanırken, diğerleri ise “her insanın hata yapabileceğini, pişmanlığın affediciliği” üzerine düşüncelerini paylaştılar. Sosyal bilimciler ve hukukçular, bu durumun erkek egemen toplumlarda sıkça rastlanan bir durum olduğuna dikkat çekerek, toplumsal cinsiyet eşitliği ve şiddet konularında daha fazla bilincin oluşturulması gerektiğini savundu.
Özellikle kadına yönelik şiddet olaylarının artması ve bu tür davalarda indirim uygulamalarının, kadınların yaşam alanlarını nasıl etkilediği konusunda ulusal ve uluslararası pek çok sivil toplum örgütü harekete geçti. Mahkeme kararının, kadın cinayetlerini bir norm haline getirmemesi ve bu tür şiddet eylemlerinin caydırılması amacıyla daha sert yaptırımların uygulanması gerektiği vurgulandı.
Sonuç olarak, bu olay sadece bir bıçaklama davası olmanın ötesine geçti. Toplumsal cinsiyet eşitliği, adalet anlayışı ve bireylerin sosyal davranışları üzerine tartışmalara zemin hazırladı. Mahkemenin verdiği indirim kararı, adaletin nasıl işlediği, pişmanlık kavramının ne kadar önemli olduğu ve toplumsal normların nasıl bir etkiye sahip olduğunu sorgulatmaya devam ediyor. Bu tür olayların tekrar yaşanmaması ve toplumsal bilinçlenmenin artması umuduyla, ilgili kurumların daha da dikkatli ve duyarlı olması gerektiği anlaşılmakta. Eşine şiddet uygulayan bir ferdi, pişmanlığın affetmesine yol açacak şekilde değerlendirme kararı, gelecekte benzer olayların yaşanmaması adına önemli bir tartışma konusu olacak gibi görünüyor.