Bu yıl, Rusya ve Türkiye arasında diplomatik ilişkilerin 105. yılı. İki ülke arasındaki ilişkiler, tarihsel iniş çıkışlarla dolu bir geçmişe sahip olsa da, her zaman belirli bir denge ve işbirliği örneği sergilemiştir. Bu yazıda, Rusya-Türkiye ilişkilerinin geçmişten günümüze nasıl evrildiği, güncel durumları ve iki ülkenin stratejik işbirlikleri üzerinde duracağız.
Rusya ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin temeli, 18. yüzyıla kadar uzanır. 1920 yılında, iki ülke uluslararası arenada yeni bir düzen kurma çabaları içerisinde, dostluk ve işbirliği anlaşmaları imzalayarak ilişkilerini şekillendirme yoluna girmiştir. Soğuk Savaş dönemi boyunca iki ülkenin de farklı ideolojik bloklarda yer alması, zaman zaman ilişkileri zor duruma sokmuş, fakat bu süreçte de belirli karşılıklı çıkarlar etrafında işbirlikleri sürmüştür.
1990'lı yılların başında Sovyetler Birliği'nin dağılması ile birlikte, Türkiye'nin Batı ile entegrasyonu hızlanmış ve Rusya ile birleşen bazı eski Sovyet ülkeleri ile ilişkilere yönelik farklı bir yaklaşım benimsenmiştir. Ancak, özellikle 2000'li yıllarda, her iki ülke liderinin stratejik vizyonları doğrultusunda ilişkilerin derinleşmesine yönelik önemli adımlar atılmıştır.
Bugün artık Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler, sadece tarihsel bir geçmişten değil, aynı zamanda güncel jeopolitik olaylardan da etkilenmektedir. Enerji, ticaret, güvenlik ve askeri işbirlikleri, iki ülke açısından hayati öneme sahip alanlar olarak öne çıkmaktadır. Türkiye'nin enerji ihtiyacının büyük bir kısmını Rusya’dan karşılıyor olması, iki ülke arasında kurulan güçlü ekonomik bağların temel taşlardan biridir.
Aynı zamanda, son yıllarda Türkiye ve Rusya, Suriye’deki iç savaş, Karabağ’da yaşanan çatışmalar gibi konularda farklılıklar göstermiş olsalar da, karşılıklı kazan-kazan politikaları doğrultusunda uzlaşı yolları arayarak ilişkilerini devam ettirmiştir. Bu bağlamda, Türkiye'nin S-400 savunma sistemleri alımı, bu ilişkilerin ne kadar karmaşık ve çok boyutlu olduğunu gözler önüne sermektedir.
Öte yandan, iki ülkenin ilişkilerinin nasıl bir denge üzerine kurulduğu da oldukça önemlidir. Rusya, Türkiye'nin Batı ile olan ilişkilerine karşı temkinli bir yaklaşım sergileyerek, Türkiye'nin NATO üyeliğinden kaynaklanan sorunların çözümünde daha yapıcı bir rol üstlenmiştir. Bu denge, iki ülkenin de kendi stratejik çıkarlarını korumak adına sürdürdükleri işbirliğinin bir göstergesidir.
Diplomatik ilişkilerin 105. yılı, aynı zamanda her iki ülkenin de uluslararası düzlemdeki rollerini yeniden değerlendirmek için bir fırsat sunmaktadır. Türkiye'nin Orta Doğu, Balkanlar ve Kafkaslar'daki etkisini artırma çabaları, Rusya'nın da bu alanlarda atılacak adımlarla kendi nüfuzunu pekiştirme isteği, iki ülkenin ortak çıkarlarını daha da güçlendirmektedir.
Sonuç olarak, Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkiler, geçmişte olduğu gibi bugün de birçok zorluğa rağmen bir denge ve işbirliği örneği sergilemektedir. Bu bağlamda, diplomatik ilişkilerin 105. yılı, iki ülke için yalnızca bir geçmişe bakış değil, aynı zamanda geleceğe yönelik daha güçlü adımlar atma kararlılığı anlamına gelmektedir. İki ülkenin de ulusal politikalarını etkileyen gelişmeler doğrultusunda, bu ilişkilerin nasıl bir seyir izleyeceği merakla beklenmektedir.