Her şey, küçük bir kasaba olan Yeşilova’da, yerel marangoz Ali Yıldız’ın beklenmedik ölümüyle başladı. Ali, yıllardır kasabanın köklü esnaflarından biri olarak tanınıyor ve yaptığı el yapımı mobilyalarla tüm bölgedeki evlere güzellik katıyordu. Fakat, Ali’nin ölümünün ardındaki gizem, kasaba halkını derinden sarstı ve kimse olayı anlamakta zorlandı. Özenle inşa ettiği ağaçların arasında veda eden Ali’nin hikayesi, görünenden çok daha karmaşık bir hal aldı. İşte bu olayın iç yüzünü inceleyeceğiz.
Ali Yıldız, yerel marangoz olarak tanınan, işini severek yapan bir insandı. Üzerine titrediği atölyesinde geçirdiği saatler, sadece iş değil, aynı zamanda bir tutku kaynağıydı. Fakat olayın yaşandığı gün, sabah saatlerinde Ali'nin atölyesinden hiçbir ses gelmemesi, komşularında endişe yarattı. Kasabanın sakinlerinden biri, merak içinde atölyeye gittiğinde, Ali'yi yerde hareketsiz buldu. Hemen acil servise haber verildi, fakat yapılan müdahalelere rağmen Ali’nin hayatı kurtarılamadı.
Polis, başlangıçta olayın doğal bir ölümü işaret ettiğini düşündü. Ancak Ali’nin vücudunda bulunan bazı izler ve çevresindeki durum, işin iç yüzünü sorgulatmaya başladı. Ali’nin vücudu üzerinde yapılan otopsi, ölüm sebebinin kalp krizi olabileceğini gösterse de, kasaba halkı komşularının gözlemlerine dayanarak, cinayet olabileceğinden şüphelenmeye başladı. Olayın üzerine gitmek isteyen yerel gazeteciler, Ali’nin son günlerde kimlerle görüştüğünü ve hayatında meydana gelen değişiklikleri araştırmaya başladılar.
Ali’nin ölümü sonrası, kasabada yaşanan şüphe ve korku, bazı dedikoduların ortaya çıkmasına sebep oldu. Kimi kasabalılar, Ali’nin son dönemde iş yaptığı bir müşteri ile aralarında bir sorun yaşandığını öne sürdü. Bu durum, Ali’nin yanında çalışan genç marangoz Ahmet’i de derinden etkiledi. Ahmet, Ali’nin ölümünden sonra atölyeyi devralmaya hazırlanırken, bazı garip olaylar yaşamaya başladı. Gece, atölyede çalışırken birçok nesnenin yerinin değiştiğini fark etti. Bu durum, hem onun hem de kasaba halkının kafasında soru işaretlerine neden oldu.
Küçük kasaba halkı, gizemli gerçeklerin peşine düşerek Ali’nin geniş bir müşteri portföyü olduğunu öğrendi. Ali, yerel halkın yanı sıra şehir merkezinden de birçok müşteri çekmişti. Bu durum, bazı insanlarda kıskançlık ve haset duygularını tetiklemiş olabilirdi. Ali'nin ölümünün ardından, onun hakkında şüpheli konuşmalar başlar başlamaz, bir grup gazeteci kasabanın derinliklerine inmeye karar verdi. Gazeteciler, Ali’nin iş yaptığı müşterileriyle ve son dönemde ilişkileri hakkında haberler yapmaya başladılar.
Ayrıca, Ali’nin atölyesinin tam karşısındaki eski bir evde yaşayan bir adam, olayın gerçekleştiği gün esrarengiz bir figür gördüğünü bildirdi. Görgü tanığı, o gün atölyede birinin belirdiğini ve korkunç bir gülümseme ile Ali’ye baktığını iddia etti. Bu bilgi, yetkililerin elinde olmayan ancak halk arasında yankı bulmuş bir dedikodu haline geldi. Ali’nin öldüğü gün şehirden gelenlerin kimler olduğunu, atölyede neler olduğunu daha derin bir araştırmayla keşfetmek için kasabaya akın eden gazeteciler, olayın sır perdelerini aralamaya çalıştılar.
Bu süreç içerisinde, köydeki bazı yaşlı sakinler, Ali’nin iş yaparken bazı gizli işlerin içine karıştığını, aldıklarının yanı sıra borç verdiğini ve bu yüzden başının dertte olabileceğini dile getirdi. Ancak tüm iddialar karşısında, Ali’nin kimseye düşmanlık beslemeyen, herkesle iyi geçinen biri olduğu unutulmamalı. Kimse onun son günlerde neden bu kadar tedirgin olduğunu ve ilgilendiği konuları merak etmiyordu. Olayın gizemi derinleştikçe, halktaki korku ve endişe daha da artırmaya başladı.
Ali’nin ölümünün ardından yapılan anma töreninde, kasaba halkı birleşerek onun anısını yaşatmaya ve yaşadığı hayata saygı duruşunda bulunmaya karar verdi. Ancak bu olay, yalnızca bir marangozun ölümünden daha fazlasıydı. Kasabanın karanlık taraflarını açığa çıkarmak, gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlamak ve Ali’nin ardında bırakmış olduğu sırları çözmek için yeni bir başlangıç oldu. Ali’nin hayatı ve ölümündeki sır perdesi, küçük kasaba için unutulmaz bir hikaye olarak hatırlanacak işte!