Son raporlar, Türkiye’de kartlı harcamaların beklenmedik bir hızla yükseldiğini ortaya koyuyor. Özellikle son birkaç ayda, kredi ve banka kartlarıyla yapılan ödemelerde gözle görülür bir artış yaşandı. Bu artış, hem bireysel tüketiciler hem de ticari işletmeler için çeşitli etkiler doğururken, ekonomistler ve finansal analistler bu durumu dikkatle izliyorlar. Kartlı harcamaların artış sebebi nedir? Tüketiciler bu durumu nasıl algılıyor? Bu yazımızda, kartlı harcamalarda yaşanan gizli artışı detaylı bir şekilde ele alacağız.
Kredi kartları, 20. yüzyılın ortalarından itibaren hayatımıza girmeye başladı. İlk başta, yalnızca belirli bir kitle tarafından kullanılan bu kartlar, zamanla geniş kitleler tarafından benimsenmiş ve günlük alışverişlerin vazgeçilmezi haline gelmiştir. Türkiye’de ilk kredi kartı 1988 yılında sunulmuştu. O günden bugüne kadar kartlı harcamaların kullanımı, çeşitli kampanyalar ve taksit imkanları sayesinde hızla artmıştır. Son yıllarda dijital bankacılığın da devreye girmesiyle birlikte, online alışverişlerin artması ve dijital ödemelerin yaygınlaşması bu durumu daha da tetiklemiştir.
Son yapılan araştırmalar, Türkiye’de kartlı harcamaların 2023 yılında %30’dan fazla artış gösterdiğini ortaya koyuyor. Bu artış sadece alım gücündeki değişimle değil, aynı zamanda tüketicilerin harcama alışkanlıklarındaki dönüşümle de açıklanabilir. Hem ekonomik belirsizlikler hem de enflasyon, tüketicilerin alışveriş yapma yöntemlerini değiştirmiştir. İnsanlar, nakit kullanımını azaltarak, kredi ve banka kartlarını tercih etmeye başlamıştır. Özellikle genç nüfusun dijital ödemelere yönelmesi, bu artışı hızlandırıcı bir etken olmuştur.
Ayrıca, son çeyrek verileri, özel günlerde ve indirim dönemlerinde kartlı harcamalarda yaşanan yüksek artışı da göstermektedir. Black Friday, yılbaşı gibi dönemlerde yapılan harcamaların çoğu kartlarla yapılmakta ve bu durum, ekonomik canlılığın bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Ancak, bu durumun sürdürülebilir olup olmadığı, bilinçli tüketim alışkanlıklarının gelişmesi ve bireylerin borç yönetimi konusundaki farkındalıkları ile de doğrudan ilişkilidir.
Ekonomistler, kartlı harcamalardaki bu artışın kısa vadeli bir trend olarak değerlendirilmemesi gerektiğini ve arka planda yatan sebeplerin derinlemesine incelenmesi gerektiğini savunuyor. Özellikle bireylerin giderlerini yönetme biçimleri, borç alımındaki artış ve finansal okuryazarlık düzeyi gibi kıstaslar bu konuda belirleyici faktörlerdir. Tüketicilerin sabit gelirlerinin ne kadarını kartlı harcamalara ayırdığı, uzun vadede sorunlara yol açabilecek bir başka konudur. Bu nedenle, tüketicilerin finansal yeterlilik açısından eğitilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
Sonuç olarak, kartlı harcamalarda yaşanan gizli artış, sadece tüketicilerin harcama alışkanlıklarını değil, aynı zamanda genel ekonomik durumu da etkilemektedir. Tüketicilerin bu konuda daha bilinçli hale gelmesi, hem bireysel mali durumları hem de ekonomik istikrar açısından büyük önem taşımaktadır. Gelecekteki harcamalar ve borçlanma alışkanlıkları göz önünde bulundurulduğunda, bu sürecin nasıl ilerleyeceği oldukça merak ediliyor. Dolayısıyla, kartlı harcamaların artışının arka planındaki sebepleri derinlemesine irdelemek, daha sağlıklı bir finansal ekosistem yaratmaya katkıda bulunacaktır.