Yemen'deki Husiler, 21 Ekim 2023 tarihinde, İsrail'in önemli hava trafiği noktalarından biri olan Ben Gurion Havalimanı’na yönelik balistik füze saldırısı gerçekleştirdiklerini iddia etti. Bu açıklama, Orta Doğu'daki jeopolitik gerginliklerin artmasına yol açarken, aynı zamanda uluslararası toplumda endişe yarattı. Husi milislerinin bu hamlesi, İsrail’in hava savunma sistemlerinin ne ölçüde etkili olduğu konusunda da soru işaretleri oluşturdu. Bu haber, hem bölgedeki askeri dengeleri etkileyebilir hem de uluslararası güvenlik politikalarını masaya yatırabilir.
Husilerin Ben Gurion Havalimanı’na düzenlediklerini öne sürdüğü füze saldırısının nedenleri, bölgedeki siyasi istikrarsızlıkla doğrudan ilişkilidir. Yemen'deki iç savaşın başladığı günden bu yana, Husiler, Suudi Arabistan ve onun müttefiklerine karşı bir direniş savaşı veriyor. Bu bağlamda, İsrail’in Yemen'deki çatışmalara dolaylı bir müdahalesinin olup olmadığı konusunda tartışmalar sürmektedir. Husi liderliği, bu tür eylemleri, düşmanlarının askeri varlıklarını hedef almak için bir strateji olarak benimsediğini belirtiyor. Ancak, evrensel hukuk kuralları çerçevesinde sivillerin hedef alınmasının meşru kılınamayacağı gerçeği, bu eylemlerle ilgili ciddi soru işaretleri doğurmakta.
Saldırının gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği konusunda henüz resmi bir doğrulama yapılmadı. Ancak, bu durum dünya çapındaki güvenlik uzmanları arasında oldukça dikkat çekiyor. Özellikle saldırının, Husi milislerinin sahip olduğu teknoloji ve askeri kapasiteyi sorgulatması açısından önemli olduğu belirtiliyor. İsrail Hava Kuvvetleri’nin, hava savunma sistemlerini ne kadar etkili kullanabileceği ve böyle bir saldırıya ne ölçüde yanıt verebileceği tartışma konusudur. Aksi takdirde, bu tür olayların tekrarlanması, bölgedeki güvenlik dengeleyicileri için endişe kaynağı haline gelebilir.
Ben Gurion Havalimanı'na yönelik olası bir saldırı, yalnızca İsrail’de değil, dünya genelinde büyük bir endişeye yol açtı. Bu tür saldırıların, Orta Doğu'da tırmanan askeri çatışmaları nasıl etkileyebileceği üzerine uzmanların yorumları devam etmektedir. ABD, Avrupa Birliği ve diğer müttefik güçlerin, böyle bir durumu nasıl ele alacakları merak konusu. Uluslararası toplumun Husilerin saldırı iddialarına karşı nasıl bir tutum sergileyeceği büyük önem taşıyor. İlerleyen günlerde yapılacak uluslararası toplantılar ve diplomatik görüşmelerin de bu gündem çerçevesinde şekillenmesi bekleniyor.
Uzmanlar, eğer Husiler gerçekten böyle bir saldırı düzenledi ise, bunun sadece bir askeri strateji değil, aynı zamanda psikolojik bir savaş taktiği olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Özellikle İsrail güvenlik güçlerinin, sivil hava trafiğini koruma konusundaki önlemlerini yeniden gözden geçireceği düşünülüyor. Husi milislerinin bu tür eylemleri, diğer gruplara da örnek teşkil edebilir ve yeni bir gerilim maratonunun başlangıcını işaret edebilir. Dolayısıyla, yaşanan bu olaya karşı atılacak her adım, bölgedeki güç dengelerini yeniden şekillendirebilir.
Sonuç olarak, Husilerin Ben Gurion Havalimanı’na yönelik balistik füze saldırısı ile ilgili iddiaları, sadece bir askeri eylem değil, bölgedeki karmaşık siyasi dinamiklerin de bir yansımasıdır. Her ne kadar bu tür saldırılar, savaşın yıkıcılığını bir kez daha gözler önüne serse de, uluslararası güvenlik iş birliklerini ve diplomatik ilişkileri de sorgulatmaktadır. Bu nedenle, önümüzdeki süreçte hem bölge ülkeleri hem de uluslararası güçlerin, bu durumu nasıl yöneteceği kritik bir öneme sahiptir.