Son günlerin en çarpıcı olaylarından biri, haraç almak isteyen bir çetenin kurbanı olan bir adamın başından geçti. İstanbul'un kenar mahallelerinden birinde gerçekleşen olayda, haraç talebi nedeniyle kurşun yağmuruna tutulan birinin hikayesi medyanın ilgisini çekti. Ancak olayın ciddiyetini daha da arttıran unsur, kurbanın etek giydiği sırada tanınamaması oldu. Hırsızların kurbanı olan bu adam, bir süreliğine kadın gibi giyinmesinin ardından uğradığı saldırının ardından yaşam mücadelesi veriyor. Bu haber, toplumda cinsiyet rolleri ve haraç alma olaylarının ne denli karmaşık bir hal aldığını bir kez daha gözler önüne seriyor.
İstanbul'un farklı semtlerinde özellikle son dönemlerde haraç olaylarında artış gözlemleniyor. Haraç almak isteyen çetelerin, hedeflerini belirlemek için kullandıkları yöntemler, dikkat çekici boyutlara ulaşmış durumda. Hedefin cinsiyetine veya durumu ne olursa olsun, bazen maskelenerek, bazen de kıyafet değişikliğiyle kişilerin tanınmaz hale gelmesi sağlanmakta.
Bu olayda da, haraç çetesi tarafından hedef alınan adam, hırsızların dikkatini çekmemek için etek giymişti. Olaydan önce bir grup içerisinde yer alan kişinin, cinsiyet kimliği üzerinden bir dışlama yaşadığı anlaşılıyor. Etek giyen kişinin kadın olduğunu düşünüp saldırıya geçilmesi, aslında toplumsal cinsiyet normlarının ne kadar zorbalık yaratan bir yapı taşıdığını gözler önüne seriyor. Cinsiyetin, bir kişinin toplumdaki yeri ve güvenliği üzerinde nasıl ciddi bir etki yarattığına dair korkutucu bir örnek sunuyor.
Olayın ardından güvenlik güçleri, benzer haraç olaylarının önüne geçmek amacıyla harekete geçti. Ekipler, hedeflerin cinsiyeti veya görünüşü üzerinden ayrımcılık yaparak hareket eden çeteleri yakalamak için kolları sıvadı. Ancak, Türkiye genelinde haraççılık konusunda ciddi problemler yaşanıyor. Hırsızlarla mücadele eden güvenlik birimleri, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda daha fazla düzenlemeler yapılması gerektiğine dair çağrılarda bulunmaktadır. Kentin çeşitli noktalarında gerçekleştirilen protestolarda, bu tür olayların bir daha yaşanmaması adına gerekli önlemlerin alınması talep ediliyor.
Toplumda etiketlenme korkusuyla, birçok bireyin cinsiyet kimliğini gizlemek zorunda kalması, güvenlik sorunlarını daha da derinleştiriyor. Haraç olaylarını da etkileyecek şekilde, toplumda her bireyin eşit haklara sahip olması gerektiği tartışılmakta. Olayın mağduru olan adam, hastaneye kaldırıldıktan sonra hayati tehlikeyi atlattığı öğrenildi. Ancak yaşadığı travmanın etkisinden sıyrılması zaman alacak gibi görünüyor. Zaman zaman konu üzerine eğilen psikologlar, benzer olayların toplum üzerindeki etkilerini araştırmakta ve bu durumla baş etmek isteyen bireylere destek sunmak adına çalışmalar yürütmektedir.
Öte yandan, cinsiyet kimliği üzerinden yaşanan ayrımcılığın giderek arttığı bu dönemde, toplumsal farkındalığın artırılması adına sosyal medya platformlarında çeşitli kampanyalar düzenleniyor. İnsanların, cinsiyet kimliği üzerinden yaftalanmamaları gerektiğini, her bireyin özgürce yaşam hakkına sahip olduğunu anlatan hashtag'ler, olayın yankı bulmasına yardımcı oldu. Sadece cinsiyet kimliği üzerinden değil, bireylerin cinsiyetlerinden bağımsız olarak saygı görmeye hak kazandığı mesajı verilmeye çalışılıyor.
Sonuç olarak, haraç almak isteyen bir çetenin kurbanı olan adamın hikayesi, toplumsal sorunların daha geniş bir çerçevede ele alınması gerektiğini gösteriyor. Olay sadece bir hırsızlık vakası değil, aynı zamanda cinsiyet ayrımcılığına karşı bir duruşun sembolü haline gelmiştir. Bir bireyin toplumda nasıl algılandığı, her zaman fiziksel görünüşüyle ilgili olmak zorunda değildir, ancak bu olay, algıların bir kurbanı haline geldiğini ortaya koyuyor.
İlgili makamlara düşen bu durumu aydınlatmak ve toplumda köklü değişim sağlamak adına daha fazla mücadele etmektir. Etek giyerek, cinsiyet kimliğini gizlemeye çalışan bireyler için güvenli bir yaşam alanı oluşturmak, belki de bu tür acı hikayelerin bir daha yaşanmaması adına en önemli adım olacaktır.