Kurban Bayramı'nın yaklaşmasıyla birlikte, birçok müslüman, arefe günü oruç tutma geleneğini hatırlamaya başlıyor. Arefe günü oruç tutmanın dinî olarak geçerli olup olmadığı ve bu eylemin fazileti hakkında toplumda çeşitli görüşler ve alışkanlıklar mevcut. Bu anlamda, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın açıklamaları, müslümanların bu önemli günle ilgili meraklarını gidermekte önemli bir rol oynuyor. Arefe günü oruç tutma geleneği, İslam tarihine dayanan pek çok hikaye ve hadisle destekleniyor. Peki, arefe günü gerçekten oruç tutulur mu ve bunun faziletleri nelerdir? İşte bu konular hakkında Diyanet'in yaptığı açıklamalar ve öneriler ışığında bir değerlendirme.
Arefe günü, Kurban Bayramı'nın bir gün öncesinde yer alan özel bir gündür. Müslümanlar için oldukça önemli bir maneviyat taşır; zira bu günü ibadet ve dua ile geçirmek, pek çok kişi için bir erdem göstergesidir. Dinî kaynaklarda, bu günün Kuran-ı Kerim’de de ayrı bir yeri vardır. Arefe günü, tövbe, dua ve oruçla geçirilmesi önerilen bir gün olarak bilinir. Bunun yanında, arefe günü oruç tutan kişilerin, günahlarının affedileceği ve Allah katında daha makbul bir kul olacaklarına inanılır. Arefe günü oruç tutmanın, nefis terbiye etme, sabır ve dini bilinç açısından önemli olduğu vurgulanmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı, arefe günü oruç tutma konusunda net bir görüş ortaya koymuştur. Yapılan açıklamalarda; arefe günü oruç tutmanın müstehap olduğu, yani sevap kazanma niyetiyle yapılmasının önerildiği bildirilmiştir. Arefe günü oruç tutmanın, özellikle Kurban Bayramı’nın getirdiği bereketin arttırılmasına katkı sağladığına vurgu yapılmaktadır. Arefe günü oruç tutmak, aynı zamanda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma duygularının pekişmesine de katkıda bulunur. Diyanet'in delil olarak sunduğu hadislerde, Resulullah (s.a.v) arefe günü oruç tutmanın faziletine dikkat çekmiştir. Bu anlamda, İslam'ın ilk dönemlerinde de arefe günü oruç tutulmasının yaygın bir uygulama olduğunu görmekteyiz.
Diyanet, ayrıca arefe günü oruç tutmayı tercih edenlerin dikkat etmesi gereken bazı hususlara da vurgu yapmaktadır. Özellikle sağlık sorunları olan bireyler, hamile kadınlar, emziren anneler ve belirli hastalıkları bulunan kişiler için oruç tutmanın zorlayıcı olabileceği, bu kişilerin daha sonra kaza orucu tutabileceği ifade edilmektedir. Elde edilen dini bilgilere göre, oruç tutmayanlar da gün boyunca dua ve zikirle geçirebilir, Allah’a yakınlaşmak adına farklı ibadetler yapabilirler.
Arefe günü, İslam’ın özünü, birlik ve beraberlik ruhunu pekiştiren bir gün olarak, müslümanların ibadetlerini bir araya getirmek için önemli bir fırsat sunar. Bu nedenle, oruç tutmanın yanı sıra, hayır işleri yapmak, ihtiyaç sahiplerine yardım etmek ve toplumsal dayanışma içinde yer almak da arefe gününün ruhunu temsil eder. Diyanet'in açıkladığı bu bilgiler ışığında, müslümanların arefe gününü değerlendirirken, sadece oruç tutma niyetine değil, aynı zamanda bu günü ibadetle, dua ile, hayırlarla geçirmeleri gerektiği unutulmamalıdır.
Kısacası, arefe günü oruç tutmanın faziletleri, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde oldukça önemlidir. İslam dünyasında süregelen bu güzel gelenek, Diyanet gibi otorite kaynaklar tarafından desteklenerek sürekliliğini korumaktadır. Bayramın coşkusuna girmeden önce, arefe gününün detayları ve oruç tutmanın getirdiği manevi yenilenme, müslümanlar arasında paylaşılmalı ve hatırlanmalıdır.