Hayatın sırrı nedir? Uzun bir yaşamın anahtarı ne olabilir? Bu sorular, insanlığın var olduğu günden itibaren ardımızda bırakmadığı bulmacalardır. Ancak, bu soruların yanıtını 100 yaşındaki bir doktorun tecrübelerinde bulmak mümkün. Yüzyılı devirmiş olan Dr. Metin Öztürk, tıp alanındaki birikimlerinin yanı sıra yaşam tarzı ve alışkanlıklarını da gözler önüne seriyor. İşte bu nedenle, 100 yaşındaki doktorun belirlediği 7 altın kural, sağlıklı ve uzun bir yaşam için ilham verici bir rehber niteliği taşımaktadır.
Dr. Öztürk, beslenmenin yaşam kalitesini doğrudan etkilediğine inanıyor. Günümüzde, işlenmiş gıdaların tüketimi artarken, sağlıklı ve doğal besinler büyük bir risk altında. Uzun yaşamın sırrı olarak Dr. Öztürk, özellikle sebze ve meyve ağırlıklı, zengin bir diyet öneriyor. Aynı zamanda şekerli gıdaların ve aşırı tuzun azaltılmasını tavsiye ediyor. "Doğanın verdiği gıdalara sadık kalmak, vücudumuzu temiz tutmak ve sağlıklı yaşamayı zorunluluk haline getirmek oldukça önemli," diyor.
Dr. Öztürk, genç yaşlardan itibaren düzenli egzersiz yapmanın önemini vurguluyor. Yaş ilerledikçe aktivite düzeyinin azaldığını ve bunun sağlığı olumsuz etkilediğini belirtiyor. "Her gün en az 30 dakika yürüyüş yapmak, kas ve eklem sağlığını korumak için hayati önem taşıyor," diyor. Yüzme, yürüyüş ve bisiklet sürme gibi aktivitelerin hem bedensel hem de zihinsel sağlığa büyük katkı sunduğunu paylaşıyor. Dr. Öztürk, bu aktif yaşam tarzının sağlığı koruma yanında ruh halini de düzelteceğini belirtiyor.
Sosyal bağlantılar, uzun yaşamanın en önemli faktörlerinden biri olarak kabul ediliyor. Dr. Öztürk, insanların yalnız kalmaktan kaçınması gerektiğini söylüyor. "İnsan sosyal bir varlıktır. Aileyle, arkadaşlarla ve topluluklarla olan ilişkilerimizi güçlendirmek, ruh sağlığımız üzerinde olumlu bir etki yaratır," diyor. Aktif sosyal yaşam, stresle başa çıkma yeteneğimizi artırır ve mutluluğumuzu pekiştirir. Onun tavsiyesi, sık sık sevdiklerimizle bir araya gelmek ve yeni insanlarla tanışmaktır.
Dr. Öztürk, stresin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini göz ardı etmenin yanlış olduğunu vurguluyor. "Stres, bağışıklık sistemini zayıflatır ve çeşitli hastalıklara kapı aralar," diyor. Bunun önüne geçmenin en iyi yollarından biri olarak meditasyon, yoga ve derin nefes egzersizlerini öneriyor. "Günde sadece birkaç dakika bile stres yönetimine yardımcı olabilir ve zihni rahatlatabilir," ekliyor. Ayrıca, doğada zaman geçirmenin stresi azaltma konusunda önemli bir etkisi olduğunu belirtiyor.
İyi bir uyku, sağlıklı bir yaşam için elzem. Dr. Öztürk, her bireyin ihtiyacı olan uyku süresinin 7-8 saat arasında olması gerektiğini belirtiyor. "Yeterli uyku almak, vücudun onarım süreçlerini destekler ve zihinsel sağlığı korur," diyor. Uyku kalitesini artırmak için yatmadan önce ekran süresinin kısıtlanmasını ve rahat bir ortam oluşturulmasını öneriyor. Yatış saatine sadık kalan ve uyku düzenine dikkat eden bireylerin genellikle daha sağlıklı ve uzun ömürlü olduğunu ifade ediyor.
Dr. Öztürk, sağlık kontrollerinin yaşamsal bir gereklilik olduğunun altını çiziyor. Özellikle yaş ilerledikçe düzenli sağlık taramalarının ihmal edilmemesi gerektiğini belirtiyor. "Hastalıklar genellikle erken aşamalarda tedavi edilebilir. Bu nedenle, yüksek risk grubu altında olanların düzenli tarama programlarına katılmasını öneriyorum," diyor. Sağlık kontrollerinin erken teşhis ve tedavi açısından kritik bir rol oynadığını vurguluyor.
Hayata dair olumlu bir perspektif benimsemek, uzun yaşamın diğer bir püf noktası olarak öne çıkıyor. Dr. Öztürk, insanların karşılaştıkları zorluklara karşı pozitif bir yaklaşım sergilemeleri gerektiğini ifade ediyor. "Olumlu düşünmek, genel ruh halimizi iyileştirir ve daha sağlıklı yaşamamıza olanak tanır," diyor. Günlük hayatında küçük mutluluklara odaklanmanın önemine vurgu yapıyor. Gülümsemek, şükretmek ve güzel anılar biriktirmenin, içsel huzuru artırarak sağlığı olumlu yönde etkilediğini dile getiriyor.
Dr. Metin Öztürk’ün paylaştığı bu 7 altın kural, sağlıklı ve uzun bir yaşam için yol gösterici niteliği taşıyor. Kendi hayat tarzını insanlarla paylaşarak, yaşama olan inancını ve bilgeliklerini aktararak nesiller boyu sürecek bir miras bırakmayı hedefliyor. Yaş almak, her zaman kötü bir şey değildir; asıl önemli olan nasıl yaşlandığımız ve bu süreçte sağlığımızı nasıl koruduğumuzdur. Dr. Öztürk, bunların hepsini başarmanın mümkün olduğunu göstererek, yaşamın güzelliklerini keşfetmeye bir davet niteliğinde bulunuyor.